Marca Medya
Elazığ
10 Mayıs, 2025, Cumartesi
  • DOLAR
    38.77
  • EURO
    43.89
  • ALTIN
    4135.9
  • BIST
    9.391
  • BTC
    102916.45$

KIŞ UYKUSU FİLM YORUMU

08 Mayıs 2025, Perşembe 11:56

Film özlediğimiz felsefi derinliğe sahip, aynı evde yaşayan üç ana karakter..Kültür düzeyleri yüksek kurdukları her cümle hedef şaşırmadan istenilen mesajı karşıya iletebilecek güçte, hiç tereddütsüz kurulan ve karşı tarafça rahatça anlaşılan seviyede, kurulan cümleler kaynak ve alıcının eşitliği ve denginde…

Yaşadıkları hayat seçimleri, şehir ise yine kendi tercihleri,tercihlerini yaşayarak mutsuz olmalarına rağmen  film boyunca hep bir suçlu arama telaşı, oysa yaşadıkları hayatı değiştirebilecek güce sahipler..

Aydın;

Zirveyi de etekleri de iyi bilen bir karakter, seçimini dağın eteklerinden yana kullanmış bu seçimle ben basit biriyim ve basit biri olarak kalmayı istiyorum diyerek açıklama yapma gereği duyuyor..

Sen maneviyattan ne anlarsın bir kere bile annenin babanın mezarına gidip ağlamış değilsin diyen ablasına: ağlamanın çeşitli yolları var diyerek hayata baktığı pencereden gördüğü uzağı ve aydın bakışından yansımalar tek cümlede…

Ablasının yazdığı yazılarla ilgili yaptığı eleştirileri büyük bir sabırla dinlerken, okların aslında korunanı değil de koruyanı hedef aldığını büyük bir ustalıkla, atmaca çevikliğiyle yazılarımı değil beni………. Diyerek yakalıyor. Bir sanatçının önce can değil canan yaklaşımıyla titizlik gösterdiği eserlerine Necla tarafından yapılan acımasızca eleştiriler, en nihayetinde Aydın’ ın sabrını, dil yapımı bombayla kilometrelerce öteden duyulacak gürültüde, aynı zamanda en büyük enkazı belkide yüreğindeki derinlere bırakacağı an sabrın tükenişi ve aydının ayna benlikle karşı duruşu…

Nihal;

Çürüyen gencecik bir beden kayıtsız şartsız çürümeye belkide sahibi tarafından onay verilmiş genç beden, olgun bir ruh…

Dudaklarında gitmek istiyorum çığlığı ile ben buraya aidim gidemiyorum ızdırabını tüm varlığıyla çevresine tattırıyor ve çürüyen beden parçalarını cümleleriyle kusuyor….suçluyor.Aydın kendisini eşinden  yani diğer yarısından dinliyor, nihal konuşmuyor adeta kusuyor, ‘’Erdemlerinle boğuyorsun’‘çıkardığı en büyük et parçası belkide en kokmuşu…Aydının yüzünde şömine ateşinin aydınlığıyla gözlerinde sıcak ve karizmatik bir gülüşün güven veren samimiyetiyle diğer yarısını dinliyor…Nihal belkide gerçekleri anlatıyor ‘’sevdiğin kimse yok herkes senin nezdinde potansiyel suçlu, herkes senin nazarında bir şeylerden kaybediyor, her kesim sende bir şeylerden yok oluyor’’ diyerek insanları olduğu gibi kabullenmenin ve öyle sevmenin bireylere değil de olgulara yönelmenin zorluğunu yineliyor..Fakat sözlerin cümlelerin ve  bakışların bazen hiçbir şey anlatmadığı hiçbir şeyi çözmediği unutuluyor

Nihal; Aşkın öğelerini eylem halini diğer yarısından esirgiyor Aydını sevgisizlikle suçlarken,odasında yanan tek ateşin şömine ateşi olduğunu görmezden geliyor,Aydına yönelttiği eleştiri oklarının bazılarını kendisinin yarattığını Aydını’ın belkide öyleyimdir ama ben en azından ara sıra da olsa hatalarımı kabul ediyorum karşılığına rağmen sahiplenmiyor ve aynı çatı altında iki ayrı eve kesin bir çizgiyle kapı açıyor…Nihalin elimde bir tek bu kaldı beni hayata bağlıyor diye tanımladığı yardım faaliyetlerine devam ediyor..Elinde yüklü bir parayla kiracı ismaile giderek tek bir yara da olsa iyileştirmek istiyor..Namusunu koruduğu için toplum tarafından cezalandırılan ve kendisini sarhoş olarak tanımlayan İsmail, yüzünde kurulan sistemin aptal oyuncularına alaycı bir ifadeyle gülümsüyor, yüksek meblada olduğunu düşündüğü parayı yaşadıkları acılara göre kategorilere ayırıyor ve yine alaycı bir gülümsemeyle eline parayı alarak ateşe yaklaşıyor elindeki parayı ateşe atarak , paranın değerlerini koruma uğruna yaşadıkları acının  verdiği zararları telafi edemeyeceğini resimlemiş oluyor.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum