© GZT23

Dilber Ay Film Yorumu

Kadının adı yok demişti yazarımız, Dilber Ay'ın acı dolu yaşamını izlerken belkide her sahne bin kez dedirtmistir biz izleyicilerine kadının adı yok, on iki yaşında yaşıtlarıyla oyun oynamak isterken çekilen kolu ev işlerine alıştırılmış, yoksulluk uyuyacak kadar bir yaşam alanı bırakmamış, kuş tüyü bir elin rahatlığı güvenliği değemiyor yanaklarına huzur dolu bir uyku için, çekiliyor kolu tam da çocuk dünyasında bir oyun kuracakken hayallerine ulaşacağı zigguratlardan tutuyorlar kollarını, bilmediği kelimelerin gelinliğini giydiriyorlar satıyorlar hayallerini,bedenini, kadınlığını, anneliğini..Hayır diyen gözleriyle göz teması kurmuyorlar,  vücuduna siper ettiği ellerini kırıyorlar sözde örfün çamurlu ayaklarıyla,kapısına kadar geldiği evlerin tokmağina dokunmadan misafir oluyor boş tabakların kaşıklarına..Hayallerine  yaklaşmak için reşit olmak kadar bir vakti var aslında, fakat çilehaneler büyütürken bedeni, bir sayı daha eklemiyor kafa kağıdına,günler yıl oluyor, TRT sahip çıkıyor yeteneğe, ses, stüdyoları aşıp dalga dalga yayılıyor memlekete... 
Kötülüğün tokuşturulduğu kadehli masaların sahnesine kırmızı yaşmağiyla çıkıyor,anne baba evlat hasreti yetmiyor da bir de yorgun gönlüne ülke hasreti ekleniyor, mülteci bedeni Almanya'da bir hapishanede dinleniyor, demir kapıların ardında kafasını yastığa bedenini yabancı bir yatağın emniyetine bırakıyor.
Çektiği acıların intikamını oturduğu sahnede, önce göğsüne vurarak, sonra zulmün ayaklarını gezdiren utanmaz yeryüzünü yumruklayarak alıyor, türküleri sanki bir gayyadaymış gibi haykırışa dönüşüyor. 
Filmi izleyen kadınlar arka koltuklardan yaşadıkları hayata şükrederek terk ediyorlar salonu...
Ruhun şad olsun Dilber Ay cennet senin cehennem ise sana zulmedenlerin olsun.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER